Hem mola verelim hem de ingilizcemizi geliştirelim!
The Girl From Tomorrow (Yarınlardan Gelen Kız)
Şimdi burası
fizikliblog. anladık... Fizik var, matematik var. Ama sırf bunlarla hayat
geçmez. Biraz da mola verelim derslerimize. Bakın ben size ne anlatacağım;
90'lı
yıllarda çocukluğunu yaşayanların bildiği efsane dizi "The Girl From
Tomorrow(Yarınlardan Gelen Kız)"dan bahsedeceğim sizlere. İşin başlangıcı
tuhaf biraz(bilim kurgu dediğin böyle oluyor) geleceğe kadar dayanıyor; 3000
senesinde insanlar dünyada ve hatta güneş sisteminde böyle bir eli yağda,
ötekisi balda keyif içinde neredeyse resmen cennette yaşıyorlar. 3000(üç bin
ulan, üç bin! tarihe bak) yılının insanlarının amacı 2500 yılında gerçekleşen
büyük nükleer felakette ne olduğunu anlamaktır. Tulista, Bruno'nun icat ettiği zaman
kapsülü vasıtasıyla 2500 yılına gider ve burada Silverthone(kötü adam)
tarafından rehin alınır. Oradan 3000 yılına yolculuk yaparlar ve Silverthone bu
sefer Alana'yı(başroldeki hanım kızımız), rehin alarak 1990'a yolculuk yapar. Alana 1990
yılında Silverthone'dan kaçarak bu senede yaşayan Jenny Kelly'in evine sığınır.
Bu arada, Silverthone zaman makinesi
aracılığı ile hepimizin hayalini kurduğu bir şeyi yapmış ve maç sonuçları
tahmin işine(bildiğin iddaa) girmiştir. Alana ise Jenny Kelly'le arkadaş olur.
Tek derdi zaman makinesini ele geçirip 3000 yılına geri dönmektir. Valla ben olsam
ben de beş dakka durmam 1990'da o ne öyle internet yok, whatsapp yok, marmaray
yok, metrobüs bile yok!
Şimdi ben bu
kadar şeyi niye anlattım? Bi sor evladım niye?. Hayır yani benim anlamadığım
taraf şu; niye? Şöyle ki geçen abimle(abi derken lafı geldi söyliyeyim; iyi ki
abim var yaw. Ne güzel her işime yardım ediyo. Küçük kardeş olmak süper bişey
herkese tavsiye ederim) konuşurken laf bu diziye geldi ve hadi bi internete
bakalım belki buluruz dedik ve youtube'da bulduk. Ama dublaj ve alt yazı yok.
O zaman dedim ki kendi kendime; olum dedim ben bunu burdan izlesem ne biçim ingilizce
öğrenirim haa dedim. Hatta burda da paylaşayım siz değerli fizikli blog
okuyucuları da öğrensin. Sonuçta etkili ingilizce öğrenmek ve ingilizceyi
kusursuzca(iş ilanlarında dedikleri "fluently english"ten bahsediyorum)
konuşmak için; ingilizce e-kitap, makale, dergi vs şeyler okumak yanında bol
bol da ingilizce konuşma kayıtları(conversation) dinlemeli ve ingilizce
filmler, diziler vs izlemelisiniz.
İlk bölümü burdan paylaşıyorum, diğer bölümleri de youtube'dan bulursunuz. bulamazsanız bana da yazabilirsiniz, yardımcı olurum.
İlk bölümü burdan paylaşıyorum, diğer bölümleri de youtube'dan bulursunuz. bulamazsanız bana da yazabilirsiniz, yardımcı olurum.
hadi
koçlarım göreyim sizi.